Dr. Hicran Kazancı Dr. Hicran Kazancı

 Osmanlı’nın Fas’taki Düşüşü

13 Eylül 2021
 Osmanlının Fastaki Düşüşü

2011 yılında Arap Baharının estirdiği rüzgar, Arap Dünyasındaki var olan siyasal sistemlere karşı halkı ayaklandırarak büyük kitlesel protestolara yöneltti.  Söz konusu halk protestoları, bazı ülkelerdeki yönetimin değişmesine yol açarken, ülke iktidarını elinde tutan bazıları da, anayasal değişikliğe giderek erken parlamento seçiminin yapılmasını sağladı.

Mart 2011’de Fas’ta ayaklanan halkın isteğine boyun eğen Kral 6. Muhammed, özgürlüklerin artırılması, yerel yönetimin yanı sıra parlamento sisteminin güçlendirilmesi ve başbakan yetkisinin genişletilmesini sağlayan anayasal değişikliği referandum yoluyla yapacağını açıkladı.

Kasım 2011’de Fas’ta yapılan seçimleri, 1967’de Fas’ta kurulan ve siyasal İslam’ın ülkedeki temsilcisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi kazandı. Fas Adalet ve Kalkınma Partisi, toplam 395 sandalyeli meclisin 107 sandalyesini kazandı. 2016’da yapılan seçimde, Adalet ve Kalkınma Partisi bir önceki seçime nazaran sandalye sayısını artırarak 125 sandalye çıkarttı.

2011’den itibaren ülke iktidarını elinde tutan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Sekreteri ve  Başbakan olan Abdülillah Benkirane döneminde, ülke yönetiminde ortaya çıkan ve ülkeyi sarsan yolsuzluk, adam kayırma ve muhabbet tellallığı gibi skandallar, halkın derin tepkisine yol açtı. Bu durum karşısında Abdülillah Benkirane, başkanlık görevini 2017’de partisinden Sadettin Osmanlı’ya bıraktı.   Ancak Fas Adalet ve Kalkınma Partisinin uyguladığı adam kayırma ve yolsuzluk temelli yönetim biçiminden bıkan halk, tepkisini artırdı. Bu çerçevede 8 Eylül 2021’de yapılan parlamento seçiminde, Adalet ve Kalkınma Partisi sadece 12 sandalye kazandı ve siyaset sahnesinden silindi. Dahası, 2017’den itibaren Başbakanlık görevini yürüten, şeriat okulundan mezun olduktan sonra tıp fakültesini tamamlayan Sadettin Osmanlı milletvekilliğini kazanamadı.

İsrail’in güvenliğini merkeze alan Ortadoğu Projesinin uygulanmaya konulmasıyla birlikte, Arap Coğrafyasında aratan siyasal İslam’ın gücü tesadüf değil. Tesadüf olmadığı, Ortadoğu Projesinin başarısızlığa uğramasıyla birlikte Siyasal İslam’ın da çöküşe uğramasından anlaşılıyor.  Sadece İslami temelli siyasal ideoloji değil, tüm ideolojik temelli siyasi model biçimlerinin de başarısız olduğuna tanıklık ediyoruz. Teknolojinin, bilim ve irfanın hızla geliştiği bir dünyada, insan temelli/insana yatırım yapılmasına önem veren sistemlerin devam edeceği açıktır.  

Toplumların sadece söylemlerle ikna edileceği devir kapanmıştır. Toplumlar artık, söylemlerin sahada eylemlerle desteklenmesini sağlayan siyasetçileri görmek istiyor. Somut ve gerçekçi icraat bekleyen toplumların siyasetçilerine yönelik güvenleri sarsılmış durumda. Bu bağlamda, toplumun güvenini yeniden tesis edebilme kabiliyeti olan ve halk nezdinde karşılık bulan siyasetçileri aramaya başladılar. Dolayısıyla, şahsi menfaatler için olduğundan farklı görünme stratejisini, suya sabuna dokunmayıp hazıra konma stratejisini, konjonktürdeki güçlünün şeklini alma stratejisini uygulayanların yol sonuna geldiğini görmekteyiz.

 

Dr. Hicran Kazancı

ITC Yürütme Kurulu Üyesi

 

 

Yorumlar